Topu Öcalan'a atmak

17.10.2013 Vatan

Futbolda bir takımın oyuncuları ya avantajlı oldukları için vakit geçirmek istediklerinde ya da kendilerini zor durumda hissettiklerinde akıllarına ilk gelen şeylerden biri topu taca atmaktır. Bizde de hükümet, çözüm sürecinde ya işi ağırdan almak istediğinde ya da yaşanan sorunları BDP ve/veya PKK ile tartışmak istemediğinde topu sık sık Abdullah Öcalan'a atıyor. Aslında bu durumun çözüm süreci öncesinde başladığını fakat süreçle birlikte iyice alışkanlık haline geldiğii söyleyebiliriz. Öte yandan bunun sadece siysi iktidara özgü bir durum olmadığını belirtmeliyiz. Çözüm sürecine, Türkiye'nin Kürt ve PKK sorunlarını kalıcı bir şekilde çözmeden ziyade hükümetin bu sorunlardan kaynaklanan sıkıntılarını hafifletme, ona zaman kazandırma gibi bir anlam yükleyen bazı kişiler de, son demokratikleşme paketi örneğinde olduğu gibi, hükümete yöneltilen her türlü eleştiriyi "size ne oluyor? Öcalan'dan daha iyi mi bileceksiniz?" diye savuşturmaya çalışıyorlar.

Öcalan'ın özellikleri

Evet ortada bazı doğrular var.
* Öcalan gerçekten Kürt siyasi hareketinin en önemli, hatta merkezi figürü. Hareketin hem tabanı, hem tavanı ona saygı duyuyor, onu önder kabul ediyor ve onun söylediklerine göre davranmaya, talimatlarını yerime getirmeye çalışıyor.
* Kürt hareketi içinde hiç kimse ya da grubun Öcalan'a rağmen, hele ona karşı bir inisiyatif geliştirmesi, daha da ileri gidip onu tasfiye etmesi mümkün değil.
* Öcalan, yaşadığı elverişsiz koşullara rağmen, gerek Türkiye, gerek Ortadoğu, gerekse dünyadaki gelişmeleri yakından takip edip bunlara uygun politikalar geliştirmeye çalışıyor. Bugün Kürt siyasi hareketi düne kıyasla alabildiğine ileri bir noktadaysa bunda Öcalan'ın payı büyük.
* Son Newroz mesajında olduğu gibi Öcalan'ın Kürt hareketine çizdiği perspektifler genellikle devlet ve Türk kamuoyununun önemli bir bölümü tarafından da "makul" karşılanıyor.

Yükü ayarlamak

Bütün bu özelliklerinden hareketle; devletin yeni çözüm sürecinin merkezine Öcalan'ı yerleştirmesini isabetli, hatta geç kalmış bir karar olarak değerlendirmiştim. Lakin hükümet atması gereken adımları eksik atarak veya geciktirerek, bunun doğuracağı (ve doğurduğu) sorunlarla uğraşmayı Öcalan'a havale ederek Türkiye'ye zaman ve enerji kaybettiriyor. Daha vahimi, çözüm için elzem olan Öcalan'ın prestij ve otoritesini riske atıyor.
Süreç ilk başladığında "devlet Öcalan'ı kullanıp atacak mı?" diye sormuştuk. (Devlet Öcalan’ı kullanıp atacak mı?) O yazıda "Bir yanda Öcalan’a şaşırtıcı bir şekilde bağlı olup diğer yandan onun devlet tarafından kandırılması, aldatılması ihtimalinden ürkmek ilk bakışta çelişkili gelebilir ama bu duygu Kürtler arasında çok yaygın" demiştim. Aradan bir yılı aşkın süre geçmiş olmasına rağmen bu duygu varlığını sürdürüyor. Bunun en önde gelen nedeni, devletin Öcalan'ın konumunu, onun bütün ısrarlarına rağmen "araçsal"dan "fonksiyonel"e taşımaması, yine onun deyimiyle "format değişikşiği"ne gitmemesidir.
Özetle, Öcalan'ı sürecin merkezine almak doğru olabilir ancak bütün yükleri ona yükleyip, Kürt hareketinin diğer aktörlerini devre dışı bırakmaya kalkmak sorun çıkardı, bundan sonra da çıkaracağa benzer. Bunun yerine, Öcalan'ın konumunu, Kürt hareketinin tüm aktörlerini aktif bir şekilde sürece dahil etmesine ve onları yönlendirmesine elverir şekilde yeniden şekillendirmek daha akılcı olacaktır.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
28.04.2024 Akşener’den sonra İYİ Parti: Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
23.04.2024 Rıfat Bali ile söyleşi: Musa’nın evlâdı Cumhuriyet’in yurttaşı
22.04.2024 Murat Somer ile söyleşi: CHP mi kazandı, AKP mi kaybetti?
21.04.2024 Erdoğan özeleştiri yapabilir veya yakın çevresinden, “Kral çıplak“ diyecek birileri çıkabilir mi?
19.04.2024 Haftaya Bakış (210): Istakozdan Rolex’e – Beklenen Erdoğan ve Özel görüşmesi
17.04.2024 Murat Ağırel ile söyleşi: Türkiye nasıl kara para aklama cenneti haline geldi?
14.04.2024 Kim Erdoğan ile müttefik olmak ister?
12.04.2024 AK Parti “yok hükmünde”, çünkü…
11.04.2024 Ateş İlyas Başsoy ile söyleşi – 31 Mart değerlendirmesi: Köftecilerin gazabı
10.04.2024 Ali Yaycıoğlu ile söyleşi: Erdoğan yorgunu Türkiye’de açılan kapı ve riskler
28.04.2024 Akşener’den sonra İYİ Parti: Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
11.02.2016 Hesabên herdu aliyan ên xelet şerê heyî kûrtir dike
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı